13 Mart 2010 Cumartesi

soğuk

sakalım uzadı, kaşıyınca hışırdıyor. duruyor muyum ben, yoo. tamam.

kanyak iyidir. kanı yakar rahatlarsınız. rahatlamak iyidir.

ağaçlar arasındaki şu kulübe, adalar atlası. su lazım bana. ikindiler lazım.

kızıl yıldız takımı hala var mı; ismi güzeldi.

debelen işte, kanırt yürüdüğün şu taşları, yıkıl.

devam et tiksinmeye sabahlardan. mezarlıkları sev. herkesinki mermer, sevim burak’ınki tuğla.

morton feldman’ ı da sev, erken gitti kardeşim.

konuşmazsam sevmezsiniz siz beni; sevmeyin, yerinizi bileyim.

hem iyidir sizden kaçmak, ayrıca ölümler de iyidir.

herkes bir gün ölmeyecek mi. yetmez mi temiz yaşamak için bu gerçek.

kirlinin biri de utanıp kendini öldürsün be. ama yoo, şehir kontrol altında.


var mı aranızda ‘her şey güzel olacak’ diyen. bir de sorayım tabii ‘ne zaman’ diye.

yok mu.

ne acı.


uygar asan, 2009


12 Mart 2010 Cuma


Hydromancie

suyun ağzını okuyan
yatay öleceğini bilir.

6 Mart 2010 Cumartesi

ağzımdan lütfen üç el ateş

karnımdaki telcikler sızlıyor dağıldım çalılara gömüldüm kaçarken
uzaktan olmalı bir kurşun sesi geldi galiba bir çalıyı vurdular grilikten
soyut alan cephesine yazarken ellerim titriyor
kelimelerin içine oturmuş kan gereksineceksiniz bir gün
U. kendimizi müziğe vurdurtuyor 3 el ateş dökülüyoruz sonbaharın içinde
müzik oraya gidebilelim diye öyle dar ve ıssız ki parçalar
ağzımı durak yapıp bekliyorum

çalılara tutunarak ayaklandım
sonrası dağınık mor sinekler

aman titreşmeyiniz
sildikten sonra zaten ağzımı seyirciye gerek yok!

ellemeyin zihnimi diyen ses karnımdan olmalı unutmuşum müziği
gizleneni vuramamışsınız ki nanik
zamanda sıçradım ben


anita sezgener
Sınırda/sayı 7- mayıs-ağustos 2007