9 Kasım 2010 Salı



ANİTA SEZGENER
"MÜMKÜNSE, İKİ CANLI OLMAK"

Sevim Burak için, hep…

Kapı çalındı
Kapıya koşuldu
O’nu görünce kim kapıya koştu
(Size söylemem gereken bazı gerçekler var)
O’nu görünce, elleri mızıkalı bir yürüyüş
YA kim kapıya koştu
(Hem kim bilir bu kapı kaç adım)
Gelenin ulak olduğunu…. Gelen
in YA RAB YEHOVA …
ya ya ya yaayyaayya minnn
Aynı ulak, şüphe yok. Sizi yok dedik, gitmiştiniz..Tam o sırada nereye bilmediğimiz, bir vapora seslemeye belki. (ELİMİ BİR YERE SAKLASAM) Ulağı görmeliydiniz, öyle sakin.. Öbüründen kısa olan koluyla bir tarla kuşu çıkardı çantasından. Odadaki antikalar başlarını kaldırıp meczup baktılar tarla kuşuna.
Tercihler listesini okudu / Afrika haritası (Torbaya)
Bayan Olt’u bilir misiniz sakayı her zaman tarla kuşuna tercih ederdi DEDİ
(Tercihler listesine dönüp dönüp bakılacak olsa ama kim baş edebilir bununla?)
VE geldiği gibi gitti…
Yalıayaklılar kalmalıydı bir. Onların paytaklığı sizi güldürür Nebahat hanım da güler. Daktilo elleri de. Nebahat hanım daktiloya çekerken neye en çok şaştıydı?
Geldiler, geldiler Kırım meydan savaşından
mı etekleri tutuşsun.
BİR ÇINGIRAK SALLARSINIZ (Kaybolmamak için)
İKİ AĞLAMA VE SİZ
ÜÇ AĞLAMA VE SİZ
İŞTE BÖYLE GİDERSİNİZ
kalın tozlu bir perdeyi yırtıp dünyanın bütün sesleri cinlerin perilerin şarkıları
(Yazarına affettirirsen kendini belki de yürümeyecek iğne, bil)
Bil, yalının ağzında var mektup. Kuzguncuk’un, Çengelköy’ün neresinden sapılır denizin üstünde durmak için göbek dışarı, göbek dışarı!
Demeyi unutmuşum tarla kuşu, uçurduğumuz üç güvercinle karıştırılmış. Ulak yanlış, adres yanlış, kuş yanlış. Ama yok yok var bir mektup, aslanlı yalının ağzında, adresine varmadan önce ‘Sahibinin Sesi’yle yüksekten okunan bir:
Afrika Dansı Anneniz sizi ÖPER
ÖPÜYOR
ÖPECEK
ÖPSE
Mektup sesli okunduğundan sonlara doğru araya girenler oldu, ne saygısızlık. Oysa vaporlara aşık değil miydi onlar da, sözü ortadan keseni vapor ne yapsın?
(Biliyor ki bu vaporda LİZA Anneannem ile ben varız!)
Anneannem LİZA Büyük Babamla çiçek bahçesinde konuşuyor (duyduk, Foulia oldouk)
Djénnet gibi baghtche…
Aiva aghadjé
Kezeldjek aghadjé
Yabani indjir aghadjé
Mouchmoula aghadjé
Hourma aghadjé)
Sözü ortadan kesen (şımarık): BEN BEN BUYUM, YALIAYAKLI, DUY!
BİZ (hep bir ağızdan): kaçıl kaçıl önemli olan en uç yerinden en uç yerinden iki canlı olmayı
hiç saymadınız mı cankurtaran yeleği
kaç tane kaç tane bir vaporda
(yoksa siz yazılı rakama mı inandınız?)
Sözü ortadan kesene içerleyen (Erenköy / 1 Haziran 1982):
Ben kalabalığın insanıyım/kalabalıkta seçimimi yapacağım/renkli/çeşit çeşit insanları
görüp en güzelini seçmek istiyorum
Nasıl anlatayım 1. kocaman gözlüydüler sanki öküz gözü hırsları gözlerinden bacaklarına iniyor 2. kaça kadar sayabilirsin kocaman ağızlı olmalarını yürümeye başladılar 3.bir parkın içinden geçip speakers corner’a vardılar konuşmayı bilmediklerinden ağaçlara baktılar baktılar ağaçlar yontulmuş gibi gökyüzüne doğru 4. öyle aç öyle aç ağızları 5. yediler yontulmuş gibileri ∕ Ellerini ağızlarına götürüp ağızlarını açıp kapayarak yemek istemek anlamında ∕ Yemek böyle yenir ∕
(İnanmadın mı?) İnanmazsan Everest My Lord’a sor, o hep oradaydı.
Everest My Lord: Sana göre bu karanlıkta burada kalabilir miyiz?
Yazarın gölgesi: Karışmam, ben gölgeyim.
Daha birkaç satır önce Başvekil’le konuşurken dedi, Everest My Lord dediğinde
bank/ çimen / yaş lamba/ ayaklar sustu, o konuştu:
Kuzguncuk’taki iğne: Bu yazar herkes için de, kimse için de yazılmayan bir kitap yazıyormuş!
Başvekil: Bu ne demek oluyor?
Kuzguncuk’taki iğne: Bu hiçbir şey değilmiş, o da bunu yazıyormuş.
Eski bir ateşi mümkünse canlandırmaya (iki) kim gelir ki?/ Yoksa yoksa maşayı arasam/ gökyiyenler gelse/ üç partcha odun koysam/yoksa yoksa yalıları konuştursam
(iki yalı arası 300 ayak nasıl duyar biri birini)/
KALPTE Global genişleme
APEX CORDİS THOROX
CIDARI yakınına kadar
yaklaşmakta
ilk konuşan (tahminimizce dedi):
bir şey dedim duydun diyelim peki ben seni nasıl duyayım iyisi mi sus
bak ateş de eski sustu
yanıtlayan (kesinlikle dedi): bir şey deme, ben orda yokmuşum yalı olmaya nasıl da tutundum
ateş sönmüş gece devrilmiş … (yerlere kadar içimden rüzgar
dolaştıran bir YORUBA elbisesi giyerdim)
Kızgın taşı kim attıysa------- KIZGIN TAŞI KİM ATTIYSA O BULACAK ÜZERİNE PUANLI NOTLAR
Madam Nıvart kızgın taşı bulsa bitse şu oyun
Ziya Bey (Tek bonjurlu adam oydu) ve refikası Nurperi Hanım (Yorgun gözkapaklı bir devekuşuydu) bursa’dan kızgın taşı bulmaya taa bursa’dan
kızgın taş geçen yaz Ebe Madam Sultana’ya kızdıydı (bir de tramvaya)
Sorma, kızgın taş Zembul Allahanati’nin karnından çıktı
Yok yok, Bilâl bey!in Novotni bahçesinde kasığı pek kızgın
Bilâl beyin ev sahibi feryatta kızgın taşı çatıya Nasıl olur (Aaaaaa!)
Ya da taş Ya Rab Yehova!nın binbir ağzından
Püskürür
bir kurt insin avcı görünsün ağustosta olsun park bir de böcek peki böcek en haliyle palyaço ruşen!in kurtla avcı!sına (111. Sayfa) ilişsin ve karnım aç desin (Kurdu iyiden iyiye sevmişti) avcı oralı olmasın ve kurdu dinlemeye koyulsun (Ben ...diye başladı kurt/ Bir sürü değilim/ Fakat y a p a y a l n ı z ı m/ Sense avcısın) Uzun bir kurt masalıysa bu kurt avcıya kızmadan önce uç uç böceğim olsun park da terliğinin ucuna çekilip uyusun
Mach I’ın
ağzından okunan ismi konmamış şiir
(kafasının içinde 24 bilincin farklı sesini duyarak
insan sesi canavar böğürtüsüne
canavar böğürtüsü araba homurtusuna dönüşerek)
öldüğümü yalnız ben biliyorum (garip değil mi?) -çünkü zihnim çalışıyor-
-yüzümde demir bir peçe var-
tam alnımın ortasında adım yazılı
F- -O- -R- -D- -M- -A- -C- -H- -I (bu kaçıncı yaram hür müyüm?)
ADIMA KIYMET VER
MACH I BENİ İFADE EDER
BAĞDAT CADDESİ’NDEKİ HAYATIMI ANLATIR
düşmanlar çoğul bakıyor kırmızı dumanıma
24 öçlü çılgınlığıma
nefes alıp puflamama
irili ufaklı hayvanlara diş gıcırdatmama
AMA aralarından sadece biri
Şam kumaşı bol elbiseli elleri kolları YAZI benifarketse BİRİ
bendeki sesleri Gırrrr Gırrr duyacak benisev BİRİ
ONUN TEKERLEKLERİ BENİM AYAKLARIM
ONUN DEMİR YATAĞI BENİM YATAĞIM
Siyah duman olmuş süzülüyor varlığımın içine (beni canavar bilmiyor mu ne)
Merasim kıyafetli garson YARIŞI BIRAK diyor
NEDEN

YARIŞ SENİN YALNIZLIĞINI VE DELİLİĞİNİ ORTAYA ÇIKARIR

Alo orası Divan Pastanesi mi
Şey... Ford Mach I yaşamak için yaşıyor
Alo alo alo durun kapatmayın hayat ne kadar güzel...
(Mach I elini şakağına kor düşünür)
50 SENE ÖNCESİNİ
o 22 yazılı yeşil kırmızı tramvayların
ne halk koştu peşinden çan...layarak ya... ya... ya... şa...
(öldüğümü ya lnız ben bil iyorum) (sesiniz bana düşüyor)
Cumhuriyetimizin 10. Yılı kutlu olsun o zaman Ben Mach I yok
halkın ayağa kalkmış çocukları tramvayı kovalıyordu (KADIKÖY-BOSTANCI)
bir yakınlaşıp bir uzaklaşıyordu Rasim Pastanesi
Alo alooo akasya ağacından bir sandık (çarpıntılı)
artık beni kovalama ben Fener’deyim
o zaman KEMERLERİNİZİ BAĞLAYIN (fasten seat belt de dese)
Buick Riviera, Fiat Brava (Yalnız Bağdat Caddesi’nde gezilmiştir) Chevrelot Malibu Classic, Pontiac Firebird (köpek gibi terbiye edilmiştir)
BEN
HÜR MÜYÜM?
(ONUN YATAĞI BENİM DEMİR YATAĞIM)
Palyaço Ruşen (sesini Hayalet Mach I’ın tıslıyan sesine benzeterek)(gözkapağını parmağıyla açıp): Ethem Efendi’de geceleri tırlayan binlercesinden biri... HÜR MÜDÜR?
Palyaço Ruşen’in yazı masasının üzerindeki yazılı ifadedendir:
Bayan REKSONA KADİL MACH I’LA DİVAN’DA PASTA YİYOR, PEPSİ KOLA İÇİYOR)(Kimseleri öldürdüğü unutulmuş) Bana ağzını aç dedi bana Mach 1’ı yedirdi
(bense bense açlıktan yerim)
Alo orası Divan pastanesi mi? (tek kişilik kabinde)
BEN Mach I gene kayboldum Kendime seslendim insan olma otomobil ol..(ağlama) dedim
Mach’ın dili benim dilim
(Kuzguncuk’taki iğne gibi yürüyorum demir kasığında)
BUUUVVV
DÜŞMAN’LARDIR
1 Ağlama bir çıngırak sesi
1 Ağlama bir çıngırak sesi
Not: Mach I da olsan lütfen SAĞDAN sollama
Ben i ıssız bıraksanız da GÖSTERİN
KALBİNİZİ GÖRELİM
NE HALE GELMİŞ
Kadın yılların verdiği ustalıkla, çıkan kolunu yerine taktı.
İYİCE YALNIZDI.
1 Çam ağacı bir çıngırak sesi bir siz
1 Çam ağacı bir çıngırak sesi bir ağlama
1 Çam ağacı bir çıngırak sesi bir İĞNE
Makine kuvvetten düşmeye yakın kendini bana bırakıyor anonsudur:
(yazık! anonsu kimse duymamıştır cereyan eden yerde)
1931’de doğduğuma göre (bana ölümü hatırlatan makine)
10 yaşında Rheumatic fever/ Büyüyünce ıslak mayo
Dili kuruyanlar toplansın / Ben hürüm diyor makine
(Makine korkumu yenemiyor benim)
Ah Sevim ah! Ben Beckett’le sinemaya gitsen!! (adresi 67, Rue Verginaud 75013 PARİS)
(Beckett’i görünce ne yaparlar acaba?)
Makine Beckett’e ve Sevim’e dönüp soracak (son gücüyle):
NEREYE GİDİYORUZ
NE OLACAĞIZ
BİZİ KİM KURTARACAK
Bu odada el ele dolaşalım sizinle diyorum Sevim BECKETT’e
BU ODADA MI DİYE SORDU Samuel Burak
EVET DEDİM (Ölüm çiçekleri altında korkuyorum biraz)
ON YEDİNCİ VAY’IN ELİNDEN SOLUK SOLUĞA
SİZİ KURTARMAYA
TEZ YETİŞİN!





İLK yayımlandığı yer:


<!--[if !supportLineBreakNewLine]--> <!--[endif]-->

4 Kasım 2010 Perşembe

T.S.Eliot'tan

"(Ve ölüm zamanı her andır)
"Meyvesini başkalarının hayatında verir:
"Eylemin meyvelerini düşünme artık.
"Haydi ileri.
...

T. S. Eliiot, Dört Quartet 81943)
"The Dry Salvages(1941) adlı 3. Quartet'in 3. bölümünden...